8 Ocak 2020 Çarşamba

"Yeni başlayanlar için Kapital - Karl Marks"



"Yeni başlayanlar için Kapital - Karl Marks"

Bana bir kitap reklamı geldi.

Şöyle diyor tepedeki reklam bandında :

    "Kapitali sizin için mangalaştırdık!" 


    Tabir benim değil inan olsun! Sağda Karl Abi'min resmi var solda da adam yiyen bir eşek resmi!? Ne demekse artık. İllüminati midir nedir? Aman dağlara taşlara!? "Yeni başlayanlar için Kapital - Karl Marks" yazıyor. Tamam bunu anladık. Benim merakım eski başlayanlar hakkında daha çok. Eskiden başlayanlar ne yapar? Başladıklarını bitirebildiler mi aceb? Keynesçi filan mı oldular.? Yoksa Tibet de Nirvana'ya mı vardılar? Yoksa marksist guru olup güzel güzel kapitalistler mi oldular? Bilen varsa yorumlasın. Galiba kapitalistliğin ilk adımı da kapitali okuyup çok iyi anlamak. Bakıyorum şimdinin en azılı kapitalistleri zamanın en azılı komünistleri idiler ve işçi sınıfına karşı her türlü tedbiri itinayla alıyorlar bu günlerde. Derslerini iyi çalışmışlar demek ki. Hani kung fu filmlerinde ustanın 2 çırağı olur. Derken hoca birisine fazla ilgi gösterir de öteki kıskanıp kötü adam olur. Ama sonunda iyi çırak kötü çırağı döver ve film mutlu sonla biter. Fakat bu komo'nizm işinde ne olduysa gördüğümüz hep kötü çırak iyi çırağı dövüyor. İyi çırak olmak yetmiyor demek ki, ev ödevini iyi yapmak, dersleri iyi çalışmak  gerekiyor. Öyle vassap veya feysbuk sitesine girip Darvin’in maymunları muhabbetiyle bu iş bitmiyor. 

      Zaten hep şu dikkatimi çekmiştir. CHP si de, TKP si de, ÖDP si de en edebi lafi kim soyler, en mevzun heykeli kim yontar, en baba resmi kim yapar, en güzel kim şiir okur tepişmeleri arasında gündemi kaybetmiş vaziyetteler. Sağcıların  alayı da bu sanat manat işlerini akşamdan akşama pavyon muhabbeti gibi dinlerler, eğlenirler. Solcular bohem zevksizliği içinde debelenirken  en güzel kızları en güzel evlerde en güzel dekorasyonda oturtur, gündüz manyak gibi dünya işlerine dalıp malı götürürler. Tüm çalışanları da hani "komonist" olmasa da mutlaka sosyal demokrattır. İşleri de halkın değerlerine saldırıp milleti sağcı patronun kümesine doğru kışkışlamaktan öteye gitmez.  Neyse bu ayrı bir yazı konusu.

    Oldukça mizahi bir durum var. Buraya almayacağım. Meğer koca Kapital başlı başına bir mizah kitabıymış da haberimiz yokmuş. Ama durun, güldürürken öğretiyor. Eğitici de yani. Gidin siteye okuyun artık bir zahmet. Bunlar da kesinlikle benim tabirim değil, bilginiz ola. Diyorum ki 1 er tane alıp eşe dosta düğünde bayramda seyranda doğum gününde hediye etsek bu hale düşmezdi koskoca Kapital. Mangalaştırılmışmış?. Vesubhanallah! Ben bu anime mangayı başka yerlerden de tanırım, ama nerden tanıdığım sizi ilgilendirmez. 


Vah ki eyvah! Eyvah ki tüh tüh tüh... Yazık.

      Ben de Moskova baskısı vardir Kapital'in, ingilizce . Rus konsolosluğundan binbir korku ile 1976-77 de mektepte okurken almiş idim. Yani hadi ordan be sen ne anlarsin demeyin. Hatta ilk cumlesi de aklimdadir: " Workers of the world, unite! You have nothing to loose but your chains!"

    diyecektim ama o zaman bir kapital alana 1 manifesto bedava promosyonuyla verdikleri Manifesto nun da önsözü imiş meğer. Gerçi bu duruma bakıp aman ne entel dantel adam damgası da yemek istemem esasen. Hani bizim ki ideolojiden, entellikten felan değil. Düpedüz varolmanın dayanılmaz hafifliğinden. Şöyle kaldıracaksın yakasını pardösünün, duvar kenarından sinsi sinsi ilerleyeceksin, okul önünde simitçinin seni gözlediğini, gazete satıcılarının senin hakkında not alıp merkeze ilettiklerini, Beyoğlu manyağı kılığında sivillerin takip ve tarassutu altında taciz edildiğini, filistin askılarında ,  telefonların manyetosundan verilen elektrik akımını  hayal ederek bir adrenalin şelalesi içinde Rus konsolosluğuna girip , kırmızı kaplı kızıl kitapları gazete kağıdına sarıp alıp çıkacaksın. Çaktırmadan okula sokacaksın, dolaba saklayacaksın. Sağcı arkadaşın görmeyecek vay komünist mi oluyorsun, davadan mı dönüyorsun; solcu arkadaşın görmeyecek vayy her şeyi öğrenip ajan mı olacaksın tehditlerine muhatap olmayacaksın. Kolay iş de değildir hani. Sent  Antuvan kilisesinden mum aşırmanın kesmediği adrenalin bağımlılığına “goldın şat” gibi bir şey. Te be heyy! Nerden bileceksiniz siz bunu. Pley steyşın mı vardı o zamanlar.

 Neyse ihtiyarladık ama gene de bırakmam ulan güzelim komo'nizmi komo'nistlerin eline! Asimetrik masimetrik, düşman müşman, Stockholm sendromu, derin bir bağ oluşmuş aramızda meğerse. Nasıl adrenallerim depreşti inanamazsınız. Buyurun, buyurun okuyun, yazıklar olsun hepimize. Ne günlere kaldık ey gazi hünkâr, kapital manga olmuş, kimler defterdar!


"Yeni başlayanlar için, Resimli Kapital, Karl Marks." mış.





    Neyse taktım ben bu yeni başlayanlar lafına. Hani sosyalleşme çabası içindeki yeni yetmenin "Eee? Ben pilates e gittim, biraz yelken de yaptım, satranç da biliyorum, o zaman bir Kapital kusur kalmıştı parmaklamadığım ona başlıyayım ama aniden ağır gelmesin ufak ufak başlayalım." ına muhatap bir şey demek ki bu Mangalaşmış kapital. Kendilerini mürşit yerine koyup aydınlatmacılığa soyunanlar da herhalde şöyle düşündüler. Peki tamam hiçbir şey için çok geç sayılmaz, evet eskisinden bir bok anlamadı terbiyesizler, İngiltere’de de beceremediler gitti. Madem İngilizlere anlatamadık, bir bakalım siz yenilerde deneyelim şansımızı. Yenisiniz ya, pek de ağır olmasın şöyle hafif hafif çizgi roman şeklinde başlayalım, anime mangalardan bir alışkanlık vardır zaten, yormasın sonra daha kalın bir şeye geçeriz. Olmadı bir George Politzer Felsefenin Başlangıç İlkeleri patlatırız. Ama bu sefer yağma yok, öyle boktan tercümelerle kafa öpmelere  son. Bu sefer trafik işaretleri ile kolay anlatım. Aman siz zorlanmayın, her şeyi yavaş yavaş öğreteceğiz size. Yahu ne çekmiştim bu George Politzer‘ den. Okumasan lümpen olacaksın, parti kızacak ; okusan bir şey anlamadım desen herkes anlamış ama sen  anlamamış  geri zekalı durumuna düşeceksin. En temizi okuyup anlamış gibi yapmak ama ben oku oku bir şey anlamadım ve anlamadığımı da dışa vurdum. Netice: yahu lanet olsun içimizdeki ideolocya sevgisine deyip beni aralarına kabul etmedi yoldaşlar. Eee biz de boyalı kuş gibin' nasyonalist felsefeye vurduk kendimizi? O kolay bir şey, yok öyle kitap okumalar falan. Yahudileri sevmiyorsun, Atatürk ü çok seviyorsun, Nutuk'u okumana falan da gerek yok, vatanı milleti çok seviyorsun, bir de lider ne derse he diyorsun. Çok kolay. Ha nedir lan o nasyonalcilik derseniz bildiğiniz ulusalcılık canım, yerseniz. 

     Bu nedir yahu? Neye başlıyoruz da yeni başlıyoruz.? Eskiden başlamış da alışmış olanlara dozaj hafif mi  gelir ?  Okuyamayacak mıyız? Hani siz artık kaşar olmuşsunuz bu sizi kesmez bu yeni yetmeler için ufaktan alışsınlar ama, aniden çarpılmasınlar. Ama tehlikeli tarafı da  yok değil bu yaklaşımın ya anlarlarsa okuduklarını?  Bu işin raconu okuduğunu anlamamaktan geçer. Bu ideolojik işlerde eleman okuduğunu anladığı anda iş biter. O yüzden bizde lümpen proletarya okumaz iman eder, tenten proletarya ise okur ama okuduğundan her biri başka bir şey anladığı için 85 bin fraksiyona bölünürler. Gerçi anlayanların da çok derin şeyler anladıkları gün gibi açıktı bir zamanlar, benim anlamazlığım  gerzeklikten. George dan felsefenin temelini kapan inşaata başlıyor kısa zamanda felsefenin gecekondusunu yapıp üstüne 5. fraksiyondan kaçak kat bilem çıkıyordu. Zaten sonradan anlaşıldı bendeki eksiklik. Ben dislektik ve uzun yazı okuma  özürlü imişim meğerse. O yüzden şimdi görsel anime manga yapıyorlar. Haydi bakalım hayırlısı, bu sefer kesin anlarım inşallah da 52 yaşımda hala boyalı kuş olmaktan kurtulur normal kuzgunların arasına dönerim. Amin! 


     Bir de bu "Das Kapital" veya George Politzer i okuyanlar onu böyle pazar dergisi veya cumhuriyet gazetesi ile kaplanmış olarak okurdu. İşin usulü buydu o zamanlar. Öyle kitapları, mizanpaj sız kapağı açıkta okumak büyük mürüvvetsizlik sayılırdı. Hani gören olursa kapağını okuyup canları çekip de bir yerleri şişmesin  bir şey olmasın, onun için ne olduğunu anlamasın misilli, gizli gizli okunurdu kenarda köşede. Entel bir havası da vardı tabi, esrarengiz karizmatik bir hava verirdi etrafa öyle gazete kağıdına sarılı kitap okumalar. Tütün gibi, kiloluk şarap gibi kafa yapan bir şeydi mübarek. Gençler özenip de başlarını belaya sokmasınlar terbiyesiyle şarap bira ve kitap da kese veya gazete kâğıdına sarılı olarak tüketilirdi o zamanlar. Bugünlerde kitaplar pek bir açıldı saçıldı ama şaraplar ve biralar kese kâğıdında parklarda mesture geziyorlar. Bir de okuyanların ayrıca yüzlerine bütün ezilen dünya işçilerinin kekremsi acı ifadesini yerleştirmesi de adettendi ve kitap bitene kadar da öylece kalırdı. Gerçi bu kitap yeni ufuklar açtığı için mi olurdu yoksa gri hücreleri aşırı zorlamadan mı meydana gelirdi pek anlayamadım ben. Dedim ya pek zeki biri değilim esasen. Çünkü ben zorlanırken zorlanırken aks kesmiş, netice de tam tersi bir kulvara yuvarlanıp, siyasi eğitim zayiatı boyalı kuş olarak olarak kayıtlara da geçmişim kendiliğimden. 

Herkes bilir bir Ziya Utine (koysunlar diyeceğim – ki kendisi öyle derdi.- ama ulan kazara okur mokur gelir koyar              diye  tırsıyorum o yüzden de bir şey  demiyorum.) diye bir abimiz vardı üst sınıflardan. Meşhur Serçe Ziya. Etüt Abisi                olarak gelirdi benim 2 inci 7 inci sınıfta. Etütde elinde bir kitap, Cumhuriyet Gazetesi ile kaplı. Saklıyor fellik fellik. Ama ne saklamak, hani mini etek giymiş genç kızın eteklerini ikide bir çekiştirip daha fazla dikkat çekmesi gibi. Ense den şöyle        bir bakmaya çalışıyoruz ama, şaplağı da yiyoruz. Eee öğrenmemiz de lazım ne okuyor bu Serçe?. Besbelli elbette ki  "Tabu" yayınlarından "Fırıncının Kızı Anjelika, Sıcak Sıcak" serisini okuyor ama etütde de olmaz ki? Çoluk var çocuk var. Neyse bize sökmez elbette, allem ediyorum kallem  ediyorum getiriyorum Serçe Abimi ketenpereye, bir hafta sonu kapıyorum kitabı
çaktırmadan, bir kuytuda taaak açıyorum kapağını kitabın. Şaak okuyorum, yazarı Jack London, Bu yeni Tabu yayınları yazarlarından demek. Kitabin adi da Demir Ökçe. Demir Ökçe dediğin şöyle ince uzun bir zenne topuğu, eh ben de üstüne kalçalara kadar uzanan fileli çorap hayal ediyorum. Ağzım kulaklarımda tamam diyorum  fetiş bir durum var anlaşılan. Ablada demir ökçe var, file çoraplar bizden olsun, bir de eline kırbacı verdik mi kim tutacak demir ökçeli ablayı ama, yahu oku oku, yok Şikago diyor, sendikalar diyor, sarı sendika diyor; tamam diyorum demir ökçeli sarışın abla  sendika başkanının metresi, şimdi iş tutacaklar; ulan olmuyor. Yok komün diyorlar, hah diyorum şimdi komün olarak eyleme geçecekler, derken işçiler isyanda diyorlar uzadıkça uzuyor iş. Kitap bitiyor. Yahu arada tek satır parça yok. Boşuna okuduk mu sana koca 300 sayfalık kitabı? Gerçi bu Jack London terbiyesizini bir yerlerden tanıyorum. Necip Bey in bana eskiden verdiği Yanan Gün isimli bir kitaptan. Orada da alev saçlı gerzek bir altın arayıcısını, borsayı, Alaska yı falan anlatıp bir türlü sadede gelememişti, uyanmam lazımdı ama uyanamadık tabi o zamanlar cahildik, ideolojik formasyonumuz da henüz tamamlanmamıştı. Bir de kendi kendime diyorum ki Necip Rusçudur ama bu Amerikalı herifin kitaplarını bana niye veriyor ajan mıdır nedir diye kıllanmışlıklarımız da yanımıza kar kalıyor vesselam. Galiba, işte ben orada komonizmi amerikalıdan öğrenirken bu durumlara düşüp faşo ama sempatiğinden falan oldum gibi geliyor şu anda.

Üstüne üstlük Serçe Ziya Utine, ben koyunca kitabını masasının üstüne, durumu çakozluyor, ama kitap okumuş entel velet muamelesi görüp  şefkatli kısa bir  şaplakla yırtıyoruz işi. Eeee hey gidi günler hey. Bu komonizmin bende fetiş çağrışımlar yapması da buraya dayanıyor anlayacağınız.

Neyse, ama George Politzer Felsefenin Başlangıç İlkelerini de trafik işaretleri ile görsel emojili falan, kolay anlatım manga anime yapar araya 2 de "nü" parça koyarlarsa bu sefer tamam, kesin bunca zaman anlayamadığım  gomonist felsefeyi kesin anlayıp gomonist olacağım arkadaşım! Politbüro bir daha nerde toplanıyor haber verin, komonist tofılına girip diplomamı alacağım bu sefer. Geç olsun güç olmasın. Azimliyim, kararlıyım bu sefer tamam diyorum, yeter artık nereye kadar kardeşim bu örümcekli sağ ideolojilerle?

Yahu bu arada Gomonist Star Alaturka yapar mi bu TV ler, hem reyting olsun hem millet bilinçlensin hesabi.... Olur mu olur!


Kalin saglicakla,

 



Lütfen Yorum Yapmayı Unutmayınız!

SSS
Lenger.

p.s. (post scriptum yani eski dilde hamiş) aman diyorum sakın ha, bu yazı düşündürürken güldüren bir yazıdır ciddiye alip da karşı cevap mevap yazmayasınız. Yazıktır hepimize...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder